-
[QUOTE=mozkan;55981]hep beraber kaybediyoruz yalnız değilim demekten öteye gitmez benim için poz yazmak.[/QUOTE]
evet o genel bir psikolojidir, bak herkes kaybediyor benim gibi, demek ki ben başarısısız değilim, bir çeşit sahte rahatlatmadır kişinin kendisini için .
Bu nedenle herkes kaybederken birisi kazanıyor olması, rahatsızlık verir, çünkü o zaman herkes kaybetmiyor ise ben başarısızım durumuna düşer ki, bu da psikolojik olarak bitirir herkesi,
Ben kaybediyorsam herkes kaybedecek arkadaş,benim rahatlamam için :) heheheh
-
[B]Son krizden dolayı bankacılık sektörü ve çalıştığım banka Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. için kafasında soru işareti olanlar için;[/B]
Şube ve Birim Müdürlüklerine,
Bilindiği üzere, dünyayı etkisi altına alan finansal kriz, tahmin edilenden daha uzun sürmüş ve gelinen aşamada reel sektöre de sirayet etme noktasına ulaşmıştır. Gelinen noktanın, ekibimizle paylaşmak bakımından, ülkemiz açısından değerlendirmesini şu şekilde yapabiliriz :
1) Ülkemizin iç ve dış borçlarının ödenmesi ve çevrilmesi konusunda herhangibir sıkıntı bulunmamaktadır.
2) Diğer taraftan TCMB’nın kurlardaki yükselişi rahatlıkla kontrol altında tutabilecek seviyede döviz rezervi bulunmaktadır.
3) Böyle bir konjonktüre, ülkemiz ekonomisi geçmişe nazaran daha sağlam bir ekonomik ve finansal yapıda girmiş, bu sayede dalgalanmaların etkisini de asgari seviyede hissetmiştir.
4) 2001 krizinden sonra Türk Bankacılık sektörü yeniden yapılandırılmış ve risk farkındalığı artmıştır. BDDK’nın gözetim ve denetimleri kesintisiz sürdürülmektedir.
5) Hükümetimiz ve ilgili bağımsız kuruluşlar (TCMB, BDDK gibi) dünya ekonomik krizini izlemekte ve her türlü hazırlığı yapmaktadır.
6) İMKB’de yabancı yatırımcının ağırlığının yüksek olması, sığ olan bu piyasadan da bu yatırımcıların kısa sürede tamamen çıkmalarının mümkün olmaması, bu kanaldan gelebilecek sıkıntıların ekonomiye etkilerinin asgari seviyede kalmasını sağlamaktadır.
7) Yurtdışında bankaların sermaye yeterlilik oranları % 8 in altına düşerken, Türk Bankacılık sektörünün oranı % 17 nin üzerindedir.
8) Türk bankalarının fon kaynakları mevduat ve az miktarda yurtdışından alınan sendikasyon kredileri olup, yurtdışındaki bankalar gibi seküritizasyon (mevcut alacaklarını teminat gösterip ilave borçlanma) yaparak daha pahalı kaynaklara başvurmamışlardır.
9) Fonların kullanımında ise kredilerin aktif içindeki payı sürekli artmaktadır. Bankalarımız yurtdışında olduğu gibi sentetik/türev ürünlere yoğunlaşmamışlar, hesapsız risk almamışlardır. Bilindiği üzere, global krizin kaynağı bu ürünler olmuştur.
Yukarıda yer alan mülahaza ve tesbitler dahilinde, birçok ülkenin ekonomisinde ciddi hasara yol açan bu gelişmelerin, ülkemiz bankacılık sektöründe benzer bir tablo oluşturması beklenmemektedir.
Durumun Bankamız açısından değerlendirilmesini ise şu şekilde yapabiliriz.
a) Sermaye yeterlilik oranımız ve likidite oranlarımız BDDK’nın talep ettiği asgari sınırların çok üzerindedir. Örneğin, BDDK Türk bankaları için % 12 asgari sermaye yeterlilik oranı öngörmüş iken, Bankamızın sermaye yeterlilik oranı % 16.6 dır.
b) Bu tür ortamlarda bir finansal kuruluş için en önemli hususun ‘’likidite’’ olduğu gözönüne alındığında, Bankamızın son derece likid bir durumda olduğu rahatlıkla ifade edilebilir.
c) Piyasa şoklarına karşı TL aktif –TL pasif ve YP Aktif – YP Pasif dengede götürülmekte, bu suretle kurların aşağı veya yukarı hareketlerinin negatif etkilerinden korunulmaktadır. Mevcut kullandırımlarımız da, bu dengeye uygun olarak devam edecektir.
d) Toplanan Fonların daha uzun vadeli olarak yatırılması teşvik edilmekte, kredilerin vadelerinin ise daha fazla uzatılmamasına gayret edilmektedir.
e) Bütün kredi alacaklarımız aylık taksitlerle tahsil edildiğinden, likiditemiz açısından sürekli nakit girişi önemli ölçüde garanti edilmiş durumdadır.
f) Bankamızın işleyişi ve misyonu gereği kredilerini geri çağırmak gibi bir uygulaması olmadığı gibi, fon kullandırımı işlemlerine de herhangibir kısıtlama getirilmemiştir. Talepler değerlendirilmeye devam etmektedir.
g) Bankamızdan bu dönemde mevduat çıkışı olmadığı gibi, mevduat girişi devam etmektedir.
h) Ortaklarımızın gücü ortadadır. Bankamızın kriz bölgesinde yer alan ülke menşeli ortakları yoktur. Suudi Arabistan’ın en büyük bankasının ve ülkemizin kendi sektörlerinde lider iki grubunun oluşturduğu ortaklık yapısıyla, Bankamız bu krizin etkilerini neredeyse hiç hissetmeyecek bir konumdadır.
i) Bu dönemde de şubelerimize merkezi desteğimiz sürecek, reklam ve tanıtım faaliyetlerimizle şubelerimizin yanında yer alınmaya devam edilecektir.
Bu tesbit ve tahminlerimiz çerçevesinde, Bankamızın sözkonusu dönemdeki faaliyetlerinde gözönünde bulundurması gereken hususları da şu şekilde sıralayabiliriz.
A) Reel sektörün belirli bir süre durgunluğa girmesiyle bankaların büyümesinin yavaşlayabilecektir. Ancak bu yavaşlama, bizim çalışma tempomuza da yansımamalı, önümüzdeki dönemde de karlılığımızı ve pazar payımızı arttırmaya yönelik faaliyetlerimize aynı hızla devam etmemizin önünde bir engel teşkil etmemelidir.
B) Krizlerin maddi kaynakları mevcutsa da, yayılmalarında psikolojik sebepler daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle hem moral ve motivasyonumuzu yüksek tutarak bu dönemi de başarılı sonuçlarla geçirmemiz, hem de piyasaya negatif mesajlar vermememiz ve kirizin ivme kazanmasına katkıda bulunmamamız da, önem arzetmektedir.
C) Bu dönemde bazı bankaların, sendikasyon yenilemelerinde problemler yaşaması sözkonusu olabilecektir. Bu durumun fon kullandırım maliyetlerine yansıyabileceği gözönünde bulundurularak, düşük fiyatlamalarla uzun vadeli angajmanlara girilmemesi gerekmektedir.
D) Dalgalanmanın fazla, fon kullanma maliyetlerinin artış eğiliminde olduğu bu dönemde özellikle yabancı para fon kullandırımlarının içerdiği riskler konusunda müşterilerin bilgilendirilmesi, YTL fon kullanımının özendirilmesi konusundaki gayretlerin arttırılması gerekmektedir.
Netice itibariyle, içerisinde bulunduğumuz süreç, birtakım riskler veya olumsuzluklar içeriyor olsa da, bu tür ortamların aynı zamanda birçok fırsatı da bünyesinde barındırdığı unutulmamalıdır.
Böyle bir konjonktüre güçlü sermaye yapısı, güçlü risk yönetimi, yeterli likidite ve krizler konusunda tecrübeli kadrolarla giren Bankacılık sektörümüzün ve bankamızın, gelişmeleri fırsata dönüştürebilecek birikime sahip olduğuna da şüphe yoktur.
Tüm bu açıklamalarımız çerçevesinde, hepimizin bugüne kadar olduğu gibi, bu dönemde de aynı vakar ve ciddiyetle hedeflerimizi gerçekleştirmek için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğimize inancımız tamdır.
Bilgilerinizi ve gereğini rica eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Saygılarımızla,
-
[QUOTE=jelibon;55916]jelibon yanılmaz, 11000 yolculuğu başlamıştır. günleriyle anlarıyla dipleriyle.
salı -1 gün, +1 gün rallisiyle, bugünkü yataylaşma.
sevgiler.[/QUOTE]uzun zamandır dediğin hedefler tutdu..hele buralardan ralli başlasın,foruma senin heykelini dikmek lazım...brv. bakalım zaman ne gösterecek..tebrikler.. dün geceki volatilite zaten bir işaretti..zaten problemliler ayrıldı..citibnk,GE bunlarında epey düşmesi agresif hareketlere sebep oldu..üstelik pek çok yabancı analist esasında 800 milyar doların oldukca fazla bir recete oldugunu söylüyor..200 mil. bile yeter diyorlar..
-
[B]İkinci kırılma kredilerden gelmesin[/B]
[B]11.10.2008 | Kerem Alkin | [URL="http://www.referansgazetesi.com/sonhaber.aspx?HTP_KOD=4"]Yorum[/URL][/B]
[INDENT] [SIZE=2]Önceki yazılarımızda da vurguladığımız gibi, dünya bankacılığının kredi hacmine yönelik tahminler, 28 trilyon dolar ile 41 trilyon dolar arasında değişiyor. Uluslararası alanda, ekonomistlerin bir bölümü 23 trilyon dolarlık kurumsal ve 18 trilyon dolarlık bireysel kredi hacminden söz etmekteler. Bankacılık sektörü için kredi hacmi bundan 10 yıl önce sorun teşkil etmemekteydi. Çünkü, 10 yıl öncesine kadar dünya bankacılığı için, elindeki plase edilebilir kaynağı satabileceği önemli bir müşteri grubu oyunun içine dahildi; ciddi kamu açığı veren gelişmekte olan ekonomiler(GOE). Aralarında Türkiye, Rusya, Brezilya, Arjantin, Güney Afrika gibi ülkelerin yer aldığı önemli bir grup, ciddi boyutlarda verdikleri kamu açıklarını finanse edebilmek için, uluslararası bankalar aracılığı ile ciddi bir borçlanma arayışı içerisindeydiler. Dünya bankacılığı elindeki kaynağın yarısına yakınını, ülkelerin kamu açıklarının finansmanına kaynak olarak kullandırmaktaydı. Bu tablo yurtiçinde de tekrarlanmaktaydı. Türk bankaları 1999 yılı sonunda ellerindeki plase edilebilir kaynağın yüzde 37'sini Hazine'nin borçlanmasına kullandırmaktaydılar.[/SIZE]
[B][SIZE=6][SIZE=2]GEO'lar borçlanmayı kesince[/SIZE][/SIZE][/B]
2000'li yılların hemen başında önemli bir kırılma gerçekleşti ve yaşadıkları krizlerden ciddi dersler çıkaran gelişmekte olan ekonomiler, başta Türkiye olmak üzere kamu maliyesi alanında disiplinin yeniden tesis edildiği ve bütçe ile kamu açığının ciddi ölçülerde azaltıldığı bir sürece girdiler. Türkiye, 2005 yılından itibaren ise kamu açığını tümüyle kapattı. Rusya, Brezilya, Arjantin gibi ekonomiler ise, bütçe disiplini konusundaki kimi adımlarının yanı sıra, 2003 yılından itibaren, küresel emtia fiyatlarındaki, yani petrol, hammadde ve metal fiyatlarındaki artışla ciddi bir ihracat geliri elde etmeye başladıkları için, tasarruf edebilir ekonomilere dönüştüler.
Mali disiplin ve küresel emtia fiyatlarındaki yükselmeyle şekillenen yeni kurgu, dünya bankacılığı için hayli kritik iki sıkıntıyı da beraberinde getirdi. Birincisi, dünya bankacılığı 1980'li yıllardan bu yana önemli miktarda para sattıkları bir müşteriyi kaybetti. İkincisi, söz konusu müşterinin, yani gelişmekte olan ekonomilerin yüksek faizle borçlanma ihtiyaçlarından kaynaklanan hayli kârlı bir alan ortadan kalkmış oldu. Bu durum, dünya bankacılığı için, yeni kârlı alanları keşfetme ve bunun yanı sıra, özel sektör kurumsal müşteri ile bireysel müşteriye daha büyük miktarda kredi satmak anlamına geliyordu.
[B][SIZE=6][SIZE=2]Aşırı rekabet krizi getirdi[/SIZE][/SIZE][/B]
Dünya bankacılığını baskı altına alan aşırı rekabet sürecinde, gerek ülke sınırları içinde, gerekse de ülke sınırları dışında, bankalar daha büyük miktarda kredi satma ve kredi kartı sahibi müşteri kazanma yarışına girdiler. Sokaklarda kurulan stantlarda, alım gücü ne olursa olsun, herkese yüksek harcama limitli kredi kartları pazarlandı. Yetmedi, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ) başta olmak üzere, dünyanın her yerinde reel sektör, kapısında nöbet tutan, her gün randevu talebinde bulunan ve çok cazip tekliflerle kredi satmaya çalışan bir banka pazarlama elemanı saldırısına maruz kaldı. Kredileri o kadar cazipti ki, reel sektör firmaları ayaklarına kadar getirilen, hayli çekici faiz oranlarıyla pazarlanan söz konusu kredileri kullanmakta çekingen davranmadılar.
Ancak, bu süreçte, reel sektör firmalarının borç yükünde de bir artış gözlendi. Nitekim, Türkiye'de 19 Eylül itibariyle, mevduat bankalarının kullandırdıkları kredi 267 milyar YTL'ye dayanmış durumda. Yani, 200 milyar dolara ulaşmış bir kredi hacmi. Oysa, 1999 sonunda Türk bankalarının toplam kredi hacmi ancak 40 milyar dolar seviyesindeydi. Tüketici kredileri ve bireysel kredi kartları hacmi ise 1999 yılı sonunda sadece 0.9 milyar YTL iken, bugün 114 milyar YTL'ye ulaşmış durumda. O halde, Türk bankalarının kredi hacmi son 8 yılda 5 kat artmışsa, dünya bankacılığının kredi hacmindeki genişlemenin takdirini size bırakıyorum.
[B][SIZE=6][SIZE=2]Küresel faiz indirimi[/SIZE][/SIZE][/B]
Avustralya Merkez Bankası'nın 1 puanlık faiz indirim kararından sonra, geçtiğimiz çarşamba günü, dünyanın önde gelen beş merkez bankasının koordineli faiz indirim kararı ve Çin Merkez Bankası'nın faiz indirim kararı, yanlış bir algılama ile, hisse senedi piyasalarındaki kan kaybına yönelik bir adım olarak tanımlandı. Bu nedenle, kan kaybı durmayınca, indirim yeterli olmadı görüşü öne çıktı. Oysa, yapılan faiz indirimlerinin amacı, ulusal ve uluslararası çapta reel sektör ile bankacılık sektörü arasındaki kredi kanalının kapanmamasına hedefliyor. Nitekim, ABD Merkez Bankası (FED) ticari krediler ve reel sektör firmalarının ticari bonoları için devrede. Bu nedenle, Türkiye'de hükümet ve yetkili birimler, Türk bankaları ile reel sektör arasındaki kredi kanalının kapanmaması için çabalarını yoğunlaştırmalılar. Unutmayalım, tüm dünya borsalarındaki gerilemede, reel sektörün önümüzdeki yıl istediği krediyi bulamayacağı telaşı da etkili.[/INDENT]
-
Önümüzdeki hafta itibariyle rallilerin falan başlayabileceğine inanmıyorum.. Daha doğrusu böyle bir şey beklemiyorum.
Dün akşam dow un toparlaması benim çıkarımımla G7 toplantısından cinfikirlerin çıkması beklentisi idi. Bu akşamda G20 den bekleyecekler:) G7 den çıkmayan cin fikir G20 den mi çıkacak:) Dün gece dow da çok ciddi hacim oldu. Aynı bizdeki gibi 8500 endeks civarında yüksek maliyetler oluştu. Artık dow içinde 8500 ü her geçiş kar realizesi için sebep olacaktır. Amerikan hazinesi soyu tükenmekte olan bir tavşan bulurda şapkadan çıkarırsa gittiği gidebileği seviye olarak 10.100 geçemez.
Yaşlı dinazor Avrupa ve İngiltere ise ciddi olarak başlı başına bir problem..
Bu durumda pazartesi piyasalar nerede kalmıştık? diyerek düşüşlerine devam edeceklerdir ama nereye kadar?
1- Dow da 7000 lere dayanacak cesaret varmı?
Korku diz boyu. Birisi höt dese ödleri kopuyor. Sat kurtul modundalar.
Endeks 7000 lere gelirse bu sefer otomatik stop emirleri devreye girmeye başlayacak. Tepedekiler bununda farkındalar. Stop emirlerinin durabileceği yer 5860 seviyeleri. :) Zaten oralara gelirse devamını konuşmak anlamsız.
2- Bizim endeks düşüşlerde nazlı çıkışlarda hızlı gibi görünsede çıkışlarda çok güzel halka arz yapıyor. Beklentim doğrultusunda Pazar gecesi fdow un (Bu arada hisse piyasası açıkmış) açılışı ile birlikte düşüş devam eder ise X100 26.000 lere gidecektir. Cuma günü 28.000 lerde tutunmak için ciddi çaba gösterdi. Aynı şekilde vadelide 36.000 de gereksiz dirençliydi.
G7 den somut bir şey çıkmamış olması doçe nin ısrarlı satışlarının hiç te boş olmadığını bana gösterdi.
X100 de 26.000 in Vadelide ise 34.300 ün altı tam bir uçurum. X100 ise maksimum 31.000-34.000 seviyelerine kadar tepki yapabilir kanaatindeyim.
Bankalarda ise belki bugün için ciddi problemler söz konusu değil. Fakat hangi banka batarken şubelerine yada müdürlerine biz batıyoruz sıkıntıdayız demiştir? Batma konusunda herkesle hemfikirim. Bankaların batması sözkonusu değildir. Fakat farklı riskler önümüzdeki günlerde karşımıza çıkacaktır. Arjantin ve Malezya krizleri dikkatle incelenmelidir. Çıkmayacak diyen yalan söyler yada kendini aldatır. 2 yıl öncesinden beri sesini duyurup son 1 yıldır bastırılmaya çalışılan geliyorum diye bas bas bağıran bir kriz varken her şeyin yolunda olduğunu iddia edenler gibi.
1 ila 3 ay içinde bizim ekonominin boca olmasını bekliyorum. [B]Tabii ki bu beklenti temenni değil öngörüdür[/B].
-
Sevgili Teo
Fikirler ve sistemler topiğini sulandırmamak için buraya yazmayı tercih ettim.. Yazdıklşarından şunu çıkarabilirmiyiz?
1- Haberle gelen haberle gider...Ters pozisyonda isen derhal pozisyonunu değiştir.
2- Gün sonu fiyat kararsız bir seviyede kaldı ise beklenti vardır. Ne olursa olsun flat kal...
3- Asla pozisyonda inat etme..
-
[QUOTE=catedral;56031]Sevgili Teo
Fikirler ve sistemler topiğini sulandırmamak için buraya yazmayı tercih ettim.. Yazdıklşarından şunu çıkarabilirmiyiz?
1- Haberle gelen haberle gider...Ters pozisyonda isen derhal pozisyonunu değiştir.
2- Gün sonu fiyat kararsız bir seviyede kaldı ise beklenti vardır. Ne olursa olsun flat kal...
3- Asla pozisyonda inat etme..[/QUOTE]
ben yazmadan eger bunların farkında degılsen, düştün gözümden, bırde sana ınanıp poz alıyoruz :) hehehe
Sevgıler...
-
[QUOTE=teo;55917]Buugn bende bunu dusundum, bu %15 olayı artık full gırmeyı ımkansız hale getırmıstır.Olası bır tavan veya tabna olayında cepten para koymak gerekır, ya para yoksa, bu nendele 10 kontrat full gırenın artık, 8 ıle gırmesı gerekıyor, sadece ana parayı rıske edebılmesı ıcın...[/QUOTE]
[COLOR="Blue"]Fiyatlar 40,000 üstüne çıkana kadar %15lik marj 6000puan altında kalacağı için 600YTL altında kalacağı için cepten para eklemeye gerek kalmaz fakat bir önceki gün uzlaşması nedeniyle teminatı kontrat başına 600YTL altına düşmüşse o zaman sıkıntı yaşanabilir. [B]Pozsiyonu olanlar Pazartesi gününden itibaren 09:15-17:15 arası VOB seansı olacağını unutmasınlar.[/B][/COLOR]
[QUOTE=BULUT;55931]pazartesi açılış tavan olurmu acep?. Olursa kaç oluyor rakamı?.[/QUOTE] [COLOR="Blue"]Taban: [B]30.6250[/B] Tavan: [B]41.4750 [/B][/COLOR][QUOTE=chn69;55936]arkadaşlar sankonun verdiği forex2000 i kullanıyorum
teknik analizde grafik bakmak isterken açılan ekran verileri tam göstermiyor
sağa tıklayıp internetten çek dediğimde düzeliyor
ancak her grafik için bunu tekrarlamak zorunda kalıyorum
bu işin başka kolay bir yolu varmıdır?
cevap yazabilecek tüm arkadaşlara şimdiden çok teşekkür ederim[/QUOTE] Seans açık iken ekranınızın açık olamsı ve bağlantınızın kesilmemesi gerekiyor aksi halde verileri internetten çekmeniz gerekiyor. Sadece uydudan yayın alan programlar otomatik güncelliyor.
Sayın enorton vermiş olduğunuz yazıda döviz rezervlerinden bahsedilmiş. Döviz rezervlerimiz fiziki olarak İşviçre'de bulunuyor. Bir de şöyle bir durum var gurbetçiler çalıştıkalrı ülkedeki hesapalrı kapatıp TRye aktarmaya başlamış.
-
[QUOTE=teo;56032]ben yazmadan eger bunların farkında degılsen, düştün gözümden, bırde sana ınanıp poz alıyoruz :) hehehe
Sevgıler...[/QUOTE]
Walla sen yazınca uyandım. .dng
-
Sevgili Vobix
Dünden beri bu taban tavan fiyat konusuna takıldım. Şöyle ki
Benim bildiğim taban ve tavan fiyatlar ağırlıklı ortalamadan hesaplanır.
Dünkü taban fiyat matrikste ve sankonun fiyat ekranında 32.800 seviyelerinde gözüküyor idi. Benim hesaplamama göre ise %15 taban 33.500 seviyeleri idi.
Perşembe günü ağırlıklı ortalama 39.487 dir.
Eğer vob da kapanış fiyatı yada uzlaşmadan hesaplanıyor ise.... Tavan olduğunda %8.64 gibi bir tavan gördük. Tavan %10 a ulaşamadı.
Bu konuyla ilgili sizin bir yorumunuz varmı? Şimdiden teşekkürler..
-
[quote=catedral;56035]Sevgili Vobix
Dünden beri bu taban tavan fiyat konusuna takıldım. Şöyle ki
Benim bildiğim taban ve tavan fiyatlar ağırlıklı ortalamadan hesaplanır.
Dünkü taban fiyat matrikste ve sankonun fiyat ekranında 32.800 seviyelerinde gözüküyor idi. Benim hesaplamama göre ise %15 taban 33.500 seviyeleri idi.
Perşembe günü ağırlıklı ortalama 39.487 dir.
Eğer vob da kapanış fiyatı yada uzlaşmadan hesaplanıyor ise.... Tavan olduğunda %8.64 gibi bir tavan gördük. Tavan %10 a ulaşamadı.
Bu konuyla ilgili sizin bir yorumunuz varmı? Şimdiden teşekkürler..[/quote]
cuma günü gün sonu uzlaşma fiyatı 36,050 dir marj %15 + - yani 0,85 ve 1,15, buna göre
36,050*0,85= 30,6425 taban baz
36,050*1,15=41,4575 tavan baz
kademeler 0,25 olduğuna göre yuvarlaklaştırma ile 30,625 ve 41,475
-
Hisse senetlerinde ağırlıklı ortalamadan hesaplanıyor ama VOBda günsonu uzlaşma fiyatına göre hesaplanıyor.
18.09.2008 VOB
son işlem fiyatı 41,100
Günsonu uzlaşma 41,050
Güniçi Ağırlıklı Ortalama 40,322 idi
19.09.2008 tavan uzlaşma fiyatı olan 41,050 seviyesinin %10,05 üstü olan 45,175deki işlemlerle gerçekleşti. Güniçi Ağırlıklı ortlamaya göre 44,350 olması gerekirdi ama 45,175 seviyesi güniçi ağırlıklı ortalamanın %12,04 yukarısına tekabül ediyordu.