-
Bugun MBnın piyasaya mudahale etmemesıne cok sasırdım, net cıkısların oldugu zamanlarda yabancı doları ucuza alsın dıye genellıkle MB pıyasaya satıs yapar, bizim MB bayağı bağımsızlıga ulasmıs demek kı, allah bılır bakan simsek mudahale edılsın dıye yırtınıyordur:)
-
Taha Kıvanç'tan ilginç iddia !
"Bazı işadamları paralarını yurtdışına çıkardı. Ama bu paralar krizde battı. Feryat o yüzden. İlginç iddia Taha Kıvanç'tan...
"Bizdeyse, "Özel sektörün yurtdışı borçlarına devlet garanti olsun" yaygarası eşliğinde, riskli alanlarda batırılan paraların devletçe ödenmesine kapı aralayacak tedbirler alınması hükümetten isteniyor.
Dostuma göre 'hükümet başarılı olmasın' diye parasını yurtdışına kaçıranlar, bu sebeple batan paralarını hükümetten tahsilin peşindeler..."
Taha Kıvanç / Yeni şafak
İşte yazının tamamı:
'Süper akıl' böyle olur
Türkiye'nin gündeminde 'hedge fon' diye bir konu yoktu, bir dostumun sözlerini buraya aktarınca, ertesi günden başlayarak konu ekonomik kriz gündeminin tam ortasına oturdu. Sonunda, ekonomi yazarlarının duayeni Güngör Uras'ın "Bizim borsada hedge fon tehlikesi yok" başlıklı bir yazı ile duruma müdahale etmesi gerekti.
Lâfı iyi dinlemez, yazının başını-sonunu kaçırırsanız, anlatılmak istenenin tersini gerçek sanırsınız. Dostum, elinde yüksek miktarda nakit bulunan bazı işadamlarının, etraflarındaki aklı evvelleri dinleyerek, elde-avuçta ne varsa riskli yatırım araçlarına yönlendirdiğini bir 'olgu' olarak anlatmıştı bana, ben de aynen aktardım. Ertesi günden itibaren, sanki o fonlar bizde de varmış gibi haberler medyayı sardı.
'Kriz' görüntüsü verecek her türlü habere aç medyamız yanlışı sürdürdü durdu.
Kendisi de uzun yıllar riskli yatırımlardan büyük kârlar elde etme amaçlı fonları yönettikten sonra roman yazmaya başlamış Stephen Frey okuru olduğum için 'hedge fon' kavramına uzak değilim. Elinde kullanamayacağı kadar büyük paralar bulunan kişilerden toplanan kaynaklardan oluşur bu fonlar. Herbiri birkaç milyar dolarlık fonları, yatırımcı, nereden iyi kâr geleceğini hesap ederse oraya yatırır; sonunda kârı fona para yatıranlarla paylaşır.
ABD'de ekonomik kriz çıktığında bu tip fonlarda toplanmış olan paraların olağanüstü riskli piyasalarda değerlendirildiği ve bu yüzden buharlaştığı anlaşıldı. Güvene dayalı bir ortamda büyük rakamlar toplanmış fonlara ve banka kredisiyle alınmış evlerin finansmanına yatırılmış. Ya da 'türev' adı verilen ikincil kâğıtlara...
Bizde ne öyle yerli fon var bildiğim kadarıyla, ne de o tür fonların ilgi duyacağı bir yatırım alanı... 'Borsayı iyi izleyen bir gazeteci' olduğunu Güngör Bey'den öğrendiğimiz Zeynep Aktaş son rakamları şöyle sıralamış: "Bizim borsamızda yabancıların payı 1 Ağustos'ta % 71.11'di. 1 Eylül'de % 68.83 oldu. 16 Ekim günü % 67.78'e inmişti. Görülüyor ki, çok büyük ölçüde yabancı çıkışı yok. Yabancı çıkışı daha önce olmadı mı? Oldu. Olduğu için yabancı payı % 71.11'den % 67.78'e indi. Ama bu çıkış 'hazmedilebilir' çıkış. Başka ülkelerdeki çıkışlara göre çok çok iyi bir tablo."
Peki de, neden belli çevrelerden yandık, bittik, ölüyoruz da cenaze sanki ortada kalacakmış gibi sesler çıkıyor? Neden işadamı dernekleri neredeyse hergün açıklama yaparak, "Devlet müdahale etmeli" söylemini zihinlere çakıyorlar? Ortalıkta '200 milyar dolarlık bir devlet garantisi' lâfıdır dolaşıyor, neyin garantisi bu?
'Hedge fon' konusunu ilk açan dostuma yönelttiğim bu sorular, "Hâlâ anlayamadın mı?" mukabelesini gördü. Anlamam gereken şuymuş: Sırf bu hükümetin ekonomik başarısı olarak görünmesin diye, ellerinde yüklü miktarda nakit bulunan bazı işadamları, yatırımlarını yurtdışına kaydırmaya karar vermişler. Bunlar içerisinde adlarını hergün duyduğumuz, ürettiklerini evlerimizde kullanıp ellerimize aldığımız işadamları da varmış...
"Bir kısmı parasını şimdi buharlaşan 'hedge fon' yöneticilerine teslim etmiş olmalı" dedi dostum...
Geçen gün New York Times'ın ünlü yazarı Thomas Friedman'ın Londra'dan İzlanda üzerine yazdığı bir yazı okudum. O da dışarıda kimsenin pek fark etmediği bir gerçeği İngiliz basınında okumuş: Meğer İzlanda bankalarından biri internet üzerinden mevduat kabul ediyor ve bunlara yüksek faiz veriyormuş. İlkin tereddüt etseler de sonradan bu yolla yatırım İngilizler arasında rağbet görmeye başlamış. Kimi kendi parasını, kimi de kendi gözetimindeki emeklilik fonlarının parasını, bazıları başında bulunduğu üniversitenin, belediyenin, kütüphanenin âtıl duran parasını Icesave adlı internet bankası hesabına yatırmış...
Ne kadar? Dört milyar sterlin kadar bir para krizde buharlaşmış...
Feryat eden İngilizler hükümetlerinden devreye girmesini istemişler; başbakan ve maliye bakanı İzlandalı siyasilerle konuşmuş, onlardan "Yapabileceğimiz bir şey yok" cevabını alınca küplere binmişler. İngiliz basını, İngiliz politikacıların, "İzlanda'yı mahkemeye vereceğiz" haberleriyle dolu.
Hiçbir İngiliz "İzlanda bankasına yatırdığımız paramızı İngiliz hükümeti ödesin" demiyor ama. Bizdeyse, "Özel sektörün yurtdışı borçlarına devlet garanti olsun" yaygarası eşliğinde, riskli alanlarda batırılan paraların devletçe ödenmesine kapı aralayacak tedbirler alınması hükümetten isteniyor.
Dostuma göre 'hükümet başarılı olmasın' diye parasını yurtdışına kaçıranlar, bu sebeple batan paralarını hükümetten tahsilin peşindeler...
İşadamı dediğin akıllı olur zaten; bizdekiler ise maşallah 'süper akıllı'...
-
Taha kıvanc ya da bılınen adıyla fehmı koru AKPnın bır numaralı kalemşörü, yazdıkları doğru olabılır ama benım onyargılı tutumum sebebıyle, bunların ALLAH BİR demelerıne bıle ınanmam.
Önyargı ne fena bırsey:)
-
Kriz komplo olabilir mi?
'Kolayca kabul edilebilecek bir şey değil, biliyorum ama tüm süreçten pis kokular da yükseliyor. ' diyen Serdar Turgut, Amerika’da başlayıp tüm dünyaya yayılan ekonomik krizin, merkezde bilinçli çıkarıldığına ve manipüle edilme ihtimalinin bulunduğuna dair kuşkularını yazdı...
Serdar Turgut / Akşam
Başlıktaki soruya hemen cevabımı vereyim. Neden olmasın ki?.. Ben Amerika’da başlayıp tüm dünyaya yayılan ekonomik krizin, merkezde bilinçli çıkarıldığını ve manipüle edilme ihtimalinin bulunduğuna inanmaktayım.
Bu gibi iddialarda çoğunlukla somut delil sunmak kolay olmaz. Ancak neden-sonuç bağlantılarını düşünürsek, ortada bir komplo ihtimalinin olduğunu siz de göreceksiniz.
Ekonomik kriz çıkmadan önce Amerika’nın en güçlü ülke olma sıfatı tartışılıyordu. Tüm zamanların en başarısızı sayılan ‘Topal ördek’ başkanlarının liderliğinde Amerika, savaşmaktan başka bir şey bilmeyen, dünya çapında nefret edilen bir ülke olarak algılanıyordu. Rusya, İran ve hatta Venezüella, Amerikan hegemonyasına her fırsatta karşı çıkıyorlardı.
Krizle birlikte ne oldu biliyor musunuz; dünyada hemen herkes tehdit haline gelen krizi önlemesi için Amerika’dan medet ummaya başladı. Neredeyse tüm ülkelerde insanlar gözlerini ekrana dikmiş, Amerika’da olan biteni izlemeye başladı, Amerikan Başkanı’nın konuşmaları, açıkladığı kurtarma paketleri, tüm dünyanın umudu haline geldi.
İşin özeti; Amerika yine umutların bağlandığı ülke oldu.
Bu arada petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle Rusya, İran ve Venezüella, petrol üreticisi olduklarından hayli sarsıldılar ve güç gösterisi yapacak takatları pek kalmadı.
Yani, birden patlayan krizden hangi ülkenin siyasi açıdan yararlandığına bakarsak ortada bir komplo olması ihtimalinden bahsedebiliriz.
Meseleye böyle bakarsak, Lehman Brothers’ın neden batmasına izin verildiği muamması da açıklık kazanmaya başlar.
Biliyorsunuz Lehman Brothers ile hemen hemen aynı durumda bulunan birçok başka finansal kuruluşun batmasına izin verilmedi, kurtarma paketiyle kurtarıldılar.
Ancak galiba Lehman Brothers krizi tetiklemesi için seçilmişti. Nitekim Lehman Brothers’ın batmasıyla birlikte her şey çözülmeye de başladı.
Şimdi ‘Peki, bu krizin Amerika’ya verdiği hiçbir zarar yok mu da bir komplodan söz ediyorsunuz?’ diye soracaksınız.
Tabii ki Amerika da zarar görüyor ama bence kriz komplosunu planlayanlar için bunun pek önemi yok.
Bunun nasıl olabileceğini bir başka örnek ile açıklamaya çalışayım.
Şu anda Amerikalıların sadece yüzde 16’sı 11 Eylül saldırıları için getirilen resmi açıklamaya inanıyor. NyTimes-cbs araştırmasına göre geri kalan yüzde 84, 11 Eylül saldırısında bir başka açıklama olduğuna yani o olayın bir komplo olduğuna inanıyor.
Hatırlarsanız o olayda da birçok Amerikalı ölmüştü. Olayı planlayanlar ve uygulayanlar amaçlarını gerçekleştirmek için kendi vatandaşlarını da rahatlıkla harcayabildiler.
Amaç; toplumda bir şok, yeni ilan edilen düşmana karşı savaşılmasına onay verecek bir kitle oluşturmaktı.
Bu ‘Neocon’ diye bilinen insanların teorik fikir babası olan Leo-Strauss’un ortaya attığı bir toplum yönetim metodudur.
Leo-Strauss, yönetimlerin toplumları istedikleri gibi, istedikleri amaçlara yönelik harekete geçirmek için en iyi yöntemin şok terapisi olduğunu söylemiştir.
11 Eylül saldırısı bir şok terapisi komplosuydu ve Amerika o günden bu yana savaşıp duruyor.
Ekonomik kriz de Amerika’nın elden kaçırılmaya başlanılan dünya lideri konumunu yeniden elde etmek için planlanıp uygulanan bir başka şok terapiydi bence.
Kolayca kabul edilebilecek bir şey değil, biliyorum ama tüm süreçten pis kokular da yükseliyor. Ben sadece bir kenara not edilsin diye yazmak zorundaydım kuşkularımı...
-
Sizin aktardıgınız komplo teorisinden ilham alarak bir komplo teorisi de birkaç gunden berı benım kafamı kurcalıyor sayın özdenil.
Malum alıcı olmadıgı ıcın yabancılar ımkb de satıs yapamıyor, vergının kaldırılması kucuk yatırımcıyı ımkb.ye cekıp kucağına 3 yıl tasıyacakları malları bosaltmak ıcın ıcad edılıyor olmasın sakın:)
Adı uzerınde, bu da benım komplo teorım:)
-
Bu ülkede herşey mümkündür, Sn rcp. Dün komplo teorisi olarak düşünülenlerin bugün gerçek olduğu öyle çok örnek var ki...
-
dow futur 888x asayasında 84xx potansı oldu dıkat ben flat halen 5 dakk short signalde 15 dakk short signalde gun short signalde..
-
fdjı 8850 önemli destek altı,8650...
-
[color=#FF0000][b] 22.10.2008 14:01:54 ABD'DE MBA ENDEKSLERİ GEÇEN HAFTA DÜŞÜŞ GÖSTERDİ [/b][/color]
ABD'de İpotek Bankaları Birliği(MBA) haftalık ipotek başvuru araştırmasına göre, 19 Ekim haftasında mevsimsel faktörlerden arındırılmış ve hem yeniden finansman hem alım kredilerini içeren mortgage başvuru faaliyetinden oluşan piyasa endeksi yüzde 16.6 düşüşle 408.1 puan oldu. Geçen hafta endeks 489.3 seviyesindeydi.
MBA'dan yapılan açıklamaya göre, aynı dönemde satınalma endeksi yüzde 10.9 düşüşle 279.3 puan, Refinans endeksi yüzde 23.5 düşüşle 1158.8 puan oldu. Geçen hafta Satınalma endeksi 313.5 puan, refinans endeksi ise 1514.2 puan olmuştu. Foreks Haber Merkez
-
22.10.2008 14:03:02 *wachovia'nın 3.çeyrekte Hisse Başına Zararı 2.23 Dolar(beklenti -$0.02)
-
uzunları fulledim....yön bu saatten sonra yukarıdır kanımca.......
özellikle yurtdışında tepki geliyorum diyor...
-
hosgeldınız sayın mbm,ozlemıstık...
pozısyon konusunda tam tersi ongorulerımız var, aksıne ben yenı dıpler beklemekteyım.