-
[QUOTE=Astatin;65173]hexen, furkan, astatin, bull market,sentinus,bgungor,follow : BO
abka,queen :tobo
20 örnekleme çıkmadı[/QUOTE]
dow ve biz saatlik uyumsuz ...ama sistem yönünde uzun girdim...
benide ekleyin o listeye....
düşsede önemli değil..
birgece imf haberi gelirse anlaştık diye,kısa kalmakdan korktum.. ondan.....
yoksa dowa göre kısalık geceydi.. gerçi yarım günmüş......
-
36000 den sat veren sistemim 27000 görüp 33000 den al vermiştir sadece 100 puan farkla eğer 500 puan daha yukarı uzaklasırsak teyıtlı olacaktır bu vadede py pek nadir yaptığı bi şey yaptı vade içinde poz değiştiriyor 35000 eksi olan py ilk 3 de short long sayısını 0 lamıstır py vade basından beri dolarda shorttu endekstede shorttu dolarda suan 24000 shortta endekste 8000 long olmasına es değer long short 0 ken bile ilerleyen günlerde 40 42 bin aralığı ilk hedeftir 30 da benim için 33000 üzewrinde kalınması kosuluna bağlı olmakla beraber py 35000 shortu 0 ladıysa ralli hatrınadır derim ve vadeyı en yüksekden kapatır önümüzdeki hafta hersey daha çok netlesir
-
27150 uzlasma gördüğümüz günü hatırlayalım aksam dow yüzde 5 düştü ama biz o gün açılşta 28000 lerden açılıp kapanısı 28850 den yaptık aksam dow 7400 lerden kopup 8100 lerden kapandı sonra biz ralliye devam ettık yüzde 10 +kapanısla bence py sunu farkettı o aksam dow yüzde 5 duserken dowdakı py poz değiştirme işleminin son safhalarına ulastı belkide uzuna geçmişti yıl sonu varlıkların yükselmesi vs herneyse 420000 hedef 25000 dedim 26700 en düşük gördük ona göre dikkat slmlr
-
biraz sinirler gerilmiş galiba
-
Sayın CBAYKUS' doğum gününü kutlarım
Sağlıklı, mutlu, bol kazançlı uzun bir ömür dilerim.
-
[color=#FF0000][b]Ünlü Ekonomistten Kabus Gibi Türkiye Analizi
‘Türkiye’yi İzleyin, Krizin En Yoğun Etkileri Orada Olacak’[/b][/color]
Türkiye’de hükümetin krizi hafife aldığını ve önlem almakta geciktiğini söyleyen York Üniversitesi ekonomi profesörü David McNally, “Türkiye şu ana kadar krizden etkilenmedi. Ancak yüksek cari açığı nedeniyle en riskli ülkelerin başında geliyor. Yabancı sermaye akışı durursa felaket olur” dedi.
Hükümetin global krizi hafife aldığı ve önlem almakta geciktiği eleştirilerine bir destek de York Ünivesitesi ekonomi profesörü David McNally’den geldi. “Ekonomik krizde Türkiye ve Güney Afrika’yı izleyin, krizin etkisinin en yoğun hissedileceği ülkeler bunlar” diyen McNally, yüksek cari açık rakamlarının bu ülkeleri kırılgan yaptığını belirtti.
BBC’ye konuşan McNally, Türkiye ve Güney Afrika’nın cari açıklarının diğer gelişmekte olan ülkelere oranla daha yüksek olduğunun altını çizerek “Yüksek cari açık nedeniyle Türkiye yabancı sermaye akışına ciddi bir şekilde ihtiyaç duyuyor demek. Dolayısıyla bu krizin herhangi bir noktasında, Türkiye’ye yabancı sermaye akışı aksarsa bu, ülke ekonomisi için bir felaket demek olur. Bu durumda özellikle para biriminin değeri olumsuz etkilenir. Şimdiden bu yaşanmaya başladı” dedi. Krizden tüm sektörlerin etkileneceğini kaydeden McNally, özellikle yabancı yatırıma ve ihracata dayalı sektörlerin krizden en ağır etkileneceklerin başında geleceğini söyledi.
[b]Hükümet krizi hafife aldı[/b]
McNally, Türkiye’nin global krizin ilk aşamasını hafif atlattığını ancak güvende olmadığını vurgulayarak şunları söyledi: “Türkiye krizin şu aşamasına kadar İrlanda, İngiltere ya da ABD kadar etkilenmedi. Dolayısıyla, Türkiye krizin erken aşamalarının etkilerinden önemli ölçüde muaf kaldı şimdiye kadar. Kanada ekonomisi gibi, ağırlıklı olarak finansal olan krizin ilk aşamasının etkilerini daha az hasarla atlattılar ve bu nedenle güvende olduklarını düşündüler ama bence bu doğru değil. Çünkü uluslararası pazarların daraldığı, hatta çöktüğü bir aşamada (ki şu anda bu aşamadayız) uluslararası pazarlara ihracat yapma gereksinimi daha yüksek olan ülkeler krizden çok ciddi bir şekilde etkilenecekler ve işsizlik hızla ve çok ciddi bir şekilde yükselecek.”
Hükümetin krizi ilk aşamada hafife aldığının altını çizen McNally, IMF’nin ABD ve İngiltere gibi ülkelerde uygulanan ekonomik stratejinin tam tersini Türkiye’ye önereceğini belirtti. McNally, “IMF’yle yapılacak anlaşmanın ortaya koyduğu sorun, IMF’nin yardım karşılığı Türkiye’ye sunacağı talepler. IMF, Türkiye’ye aktaracağı paraları geri alabilmek için, kamu harcamalarında, devletin sunduğu hizmetlerde kısıntıya gidilmesini öngörüyor. Ancak ekonominin durgunluğa girdiği bir aşamada devletin de harcamalarını kısmasının resesyonu daha da kötü bir hale getirmekten başka bir etkisi olmaz” diye konuştu.
[b]Dış ticaret açığı 10 ayda 63.4 milyar $’a çıktı[/b]
YIlIn ilk 10 ayında ihracat geçen yılının aynı dönemine göre yüzde 33.3 artarak 114 milyar 963 milyon, ithalat yüzde 29.9 artarak 178 milyar 408 milyon, dış ticaret açığı yüzde 24.2 büyüyerek 63 milyar 445 milyon dolara ulaştı. Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3.1 azalan ihracat 9 milyar 588 milyon dolar, ithalat yüzde 4.8 azalarak 14 milyar 883 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti, 5 milyar 295 milyon dolar dış ticaret açığı verildi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim ayı dış ticaret gerçekleşmelerini açıkladı. Buna göre, Ekim ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3.1 azalarak 9 milyar 588 milyon dolar, ithalat yüzde 4.8 azalarak 14 milyar 883 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Dış ticaret açığı yüzde 7.6 azalarak 5 milyar 731 milyon dolardan 5 milyar 295 milyon dolara geriledi.[color=#FF0000][b]Kaynak:[/b][/color] [url=http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=211133&Categoryid=2]Gazetevatan[/url] 29.11.2008
[COLOR="Blue"][I]IMF konusunda bana göre tespitleri doğru. Borsa 60.000den 21.000 e gelip %60 değer kaybetti daha ne olacak acaba?[/I][/COLOR]
-
29.11.2008 12:55:36 FED'İN ACİL KREDİ DESTEĞİ ETKİSİNİ GÖSTERMEYE BAŞLADI
ABD Merkez Bankası Fed'in, bankalara
sağladığı acil kredi desteği, piyasaları canlandırmaya başladı.
ABD'de ticari bankaların, önceki hafta 91,6 milyar dolar olan günlük
borçlanma miktarı, geçen hafta 93,6 milyar dolara çıktı.
Bankalara Acil Kredi Destek Programı, Fed'e, 200 milyar dolarlık tüketici
borçlarına dayalı menkul kıymet alabilme imkanı vermişti.
AA
-
Dow Jones 76 yılın rekorunu kırdı
29.11.2008 11:34:56 Son Güncelleme:29.11.2008 12:51:04
İflastan kurtarmaların ekonomiyi canlandıracağı spekülasyonlarıyla ABD borsaları yükselişini sürdürdü ve S&P 500 endeksi son 34 yılın en hızlı haftalık yükselişini yaşadı.
Dow Jones Endeksi ise tüm haftayı % 17 artışla kapatarak 1932´den bu yana beş günlük en hızlı yükselişini yakaladı. 5 günde 1,277 puanlık artış ise yeni bir rekor oldu.
Geçen hafta 306 milyar dolarlık sorunlu varlığı devlet garantisine alınan Citigroup, dün %18 çıkışla arda arda dördüncü kere yükselmiş oldu. Otomobil üreticilerinin borçlarını ve işçi maliyetlerini azaltıp devlet yardımı almaya çalışmalarıyle General Motors %8.9, Ford ise % 25 tırmandı. Perakendeciler müşteri çekmek için indirimleri uzatınca ve son altı yılın en kötü alışveriş sezonu tahminleriyle Target Corp. %3.9 geriledi.
S&P 500 beşinci gününde de tırmanmaya devam etti ve % 1 daha yükselerek Temmuz 2007´den bu yana en uzun yükseliş serisini gerçekleştirdi. Dow Jones Sanayi Ortalaması 102.43 puan yani %1.2, Nasdaq Bileşik %0.2 yükseldi. New York Borsası´nda düşen her bir hisse için neredeyse iki hisse yükseldi.
1974´den beri en iyi hafta
Fed´in kredi piyasalarını canlandırmak için 800 milyar dolar daha verecek olması ve yatırımcılar arasında Barack Obama ile ekonominin düzeleceği spekülasyonları, S&P 500 Endeksi´ni bu hafta %12´den fazla tırmandı ve endeks 1974´den beri en iyi haftalık performansını sergilemiş oldu. Obama, başkanlığının ilk gününde ekonomiyi canlandırmak için planlarını devreye sokacağını söyledi.
New York Borsası´nda yılın en yavaş seasında, 787 milyon hisse el değiştirdi. ABD borsaları Perşembe günü Şükran Günü nedeniyle kapalıydı, dün de 13.00´de kapandı.
S&P 500 geçen hafta son 11 yılın en düşük seviyesinden %19 yükseldi fakat kredi kayıpları ve küresel finansal şirketlerin yazdıkları zararlar 1 trilyona yaklaşırken endeks Ekim 2007´nin %43 altında. Endeks son 21 yılın en büyük düşüşüyle Ekim ayında %17 kaybettikten sonra Kasım ayında da %7.5 geriledi. Endeks son 12 ayın dokuzunda düştü.
-
Hedge fonlar ayakta kalma çabasında
29.11.2008 11:49:57 Son Güncelleme:29.11.2008 12:57:46
Yüzlerce hedge fon bu yıl yatırımcıların 700 milyar doları nakte dönüştürmeleri nedeniyle kapanacak fakat bazı hedge fon yöneticileri tsunamiyi atlatmaya çalışıyor.
GLG Partners , Deephaven Capital Management, RAB Capital ve New Star Asset Management gibi en az 75 hedge fon şirketi bu yıl kapılarını kapattı, paraya çıkışlarını askıya aldı ya da yeniden yapılandığın açıkladı.
Birçok yatırımcının aynı anda parasını çekmesini önlemek varlıkları yok pahasına satmayı engelliyor ve kısa vadede piyasa baskısını azaltıyor. Fakat trend çabucak nakde ihtiyacı olan hedge fon yatırımcıları ile işlerini korumak için varlıklarını daha uzun süre tutmak isteyen yöneticiler arasında tansiyonu yükseltiyor.
Hedge fonlar bu yıl küresel finansal piyasalarda nakde yönelmeye sebep olan mortgage kredilerinin başlattığı krizden büyük darbe aldı. Hedge Fund Research´e göre, ortalama bir fon bu yıl bugüne kadar %16 kaybetti ve Ekim´de yatırımcılar 40 milyar dolar çekerek endüstrinin varlık toplamını 1.56 trilyon dolara düşürdü.
Empirical Research Partners, bu yıl sonunda hedge fonlardan 650-700 milyar dolar çekileceğini tahmin ediyor.
Bu yıl iyi performans gösteren fonlar bile nakit çıkışlarıyla karşı karşıya. Bunun sebebi büyük zararı olan fonların para çıkışlarını durdurmuş olmaları. Yani çabuk nakde ihtiyacı olan yatırımcılar çıkış öneren herhangi bir fondan paralarını çekiyorlar.
En iyi yönetilen fonlar, para çıkışlarını dondurabilir ve yavaş yavaş nakit bulmak ya da piyasanın iyileşmesinin beklemek için fırsat sağlayabilir ama orta ölçekli yöneticiler kapatmak zorunda kalacaklar.
-
[color=#FF0000][b]Avustralya´dan 9.9 milyarlık paket[/b][/color]
Avusturalya Başbakanı Kevin Rudd, hükümetin ve eyaletlerin 15.1 milyar Avusturalya doları (9.9 milyar dolar) değerinde bir harcama paketinde anlaştıklarını ve bunun ülke küresel krizle karşı karşıyayken iş imkanı yaratacağını söyledi.
Paket özellikle sağlık ve eğitimi hedef alan alan 133.000 kişi için iş imkanı yaratacak. Tahmini bütçe fazlaları, bu mali yılda başlayacak ve 4 yıl devam eden yeni harcamayı fonlayacak.
[color=#FF0000][b]Fed´deki özel tahvil 295 milyar dolara çıktı[/b][/color]
Fed özel şirket tahvili alımlarını 295,1 milyar dolara çıkarırken, aracı kurumlara kullandırdığı krediyi de artırdı. Ticari bankaların kullandığı kredi 1 milyar dolar azalarak 91,7 milyar dolara düşerken Wall Street tahvil aracılarının Fed´den aldıkları nakit miktarı 26 Kasım itibariyle 55.9 milyar dolar oldu, bu miktar bir hafta öncesine göre 46.6 milyar dolardı.Fed´in alımları tahvil piyasasının toplam büyüklüğünün 5 haftadır artmasını sağlıyor. Piyasanın toplam hacmi 26 milyar dolar artarak 1,64 trilyon dolar oldu.
Fed´in bilanço büyüklüğü ise 2,11 trilyon dolara ulaştı.Fed rakamları haftalık bilançosunda açıkladı.
-
[color=#FF0000][b]Tatlı Cadı Uyardı: Bankalar 44 Milyar $ Zarar Yazacak[/b][/color]
Yaptığı isabetli tahminlerle ünlenen Oppenhimer analisti Meredith Whitney, “Zararlar bankalara aktarılan paraların büyük bölümünü silecek. Bankalar hükümetten sermaye istemeye devam edecek” dedi
Krizi önceden tahmin eden ve yaptığı isabetli tahminlerle tanınan Oppenheimer analisti Meredith Whitney, ABD bankalarının dördüncü çeyrekte 44 milyar dolar daha zarar yazacaklarını söyledi. Bu rakama bankaların zararla için ayırdıkları karşılıkların da dahil olduğunu belirten Whitney, “Bu zararlar hükümetin bankaları kurtarma planı kapsamında aktarılan paranın büyük bölümünü götürecek” dedi.
Whitney, 2009’da yürürlüğe girecek yeni muhasebe kuralları kapsamında bankaların “kötü kredileri” yüzünden 25 milyar dolarlık ekstra karşılık ayırmak zorunda kalacaklarını da ifade etti. ABD hükümetinin aldığı önlem paketleri çerçevesinde aktarılan paraların ekonomiye büyümeyi getirmeyeceğini belirten Whitney, “Riskli varlıklarda kredi notlarının düşürülmesine bağlı olarak sermaye üzerinde baskıların artması sermayenin sisteme aktarılmasını zorlaştıracak. Önümüzdeki 12 ay içinde bankalar hükümetten sermaye desteği istemeye devam edecek. Yazılacak zararlar son günlerde yapılan sermaye aktarımlarını silecek. Ayrıca kredi notlarının düşürülmesi sermaye oranları üzerinde baskı yaratacak ve bankaları bu varlıklara karşı daha fazla sermaye tutmak zorunda bırakacak” dedi.
[color=#FF0000][b]Kaynak:[/b][/color] [url=http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=29.11.2008&Newsid=210990&Categoryid=2]Gazetevatan[/url] 28.11.2008
-
[color=#FF0000][b]'Krizde Türkiye'yi İzleyin'[/b][/color]
Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), yılda iki kez hazırladığı ekonomi raporunun ikincisinde Türkiye'yi G7 ülkelerinin dışında krizden en kötü etkilenecek ülkeler arasında saydı.
OECD raporu, Türkiye'nin krizden ençok etkilenecek ülkelerden olduğu tespitinin yapıldığı tek yer de değil.
Geçtiğimiz haftalarda Londra'da bir konferansta konuşan York Üniversitesinden Kanadalı iktisatçı David McNally de "Ekonomik krizde Türkiye'yi ve Güney Afrika'yı izleyin; krizin etkisinin en yoğun hissedileceği ülkeler bunlar" demişti.
Biz de Profesör David McNally ile konuştuk ve kendisine önce krizden en kötü etkilenecek ülkeler arasında neden Türkiye'yi gördüğünü sorduk.
[b]David McNally:[/b] Türkiye'yi izleyin derken kastettiğim şuydu: Türkiye ve Güney Afrika'nın cari açıkları, gelişmekte olan ekonomiler diye tabir edilen diğer ülkelere kıyasla, özellikle yüksek. Baktığım istatistikler, Türkiye'nin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası'nın yüzde 7,5 ila yüzde 8'i boyutunda bir cari açığı olduğunu gösteriyor. Bu da, Türkiye yabancı sermaye akışına ciddi bir şekilde ihtiyaç duyuyor demek.
Dolayısıyla bu krizin herhangi bir noktasında, Türkiye'ye yabancı sermaye akışı aksarsa bu, ülke ekonomisi için bir felaket demek olur. Bu durumda özellikle para biriminin değeri olumsuz etkilenir -- ki bu şimdiden yaşanmaya başladı. Bu da, Merkez Bankası'nı cevap olarak faizleri artırmaya zorlar. Ancak faiz artırımı da bir sonraki aşamada, ülke ekonomisini yavaşlatacak. Oysa ki bu, küresel ekonomideki durgunluk nedeniyle, ekonominin canlandırma tedbirlerine en ihtiyaç duyduğu bir dönemde yaşanacak. Ekonomik durgunluğu daha da derinleştirecek.
[b]BBC Türkçe: [/b]Bu krizin dünya ekonomisinin merkezinde, ekonomisi en gelişmiş Batılı ülkelerde başladığı düşünüldüğünde, sermayenin gelişmekte olan ülkelere akma eğiliminde olacağı düşünülemez mi? Türkiye'nin sermayenin tercih edeceği bu ülkelerden biri olmasını engelleyen faktörler neler?
[b]David McNally:[/b] Böyle bir eğilimin var olduğuna katılıyorum ancak sermaye akışında bunun tersi bir eğilimi de gözleyebiliyoruz. Ancak gelişmekte olan ülkelere akan sermaye şöyle bir mantıktan hareket ediyor: Gelişmekte olan ülkelerin kendileri, para birimlerinin değerini devalüasyona uğratır ya da para biriminin değeri uluslararası piyasalarda düşerse, dolar, euro ya da yen sahibi olan sermayedarlar için Türkiye'de emek piyasası daha ucuz bir hale gelir. Türkiye'de ekonomik iştiraklerde bulunmanın maliyeti azalır. Dolayısıyla bu tür krizlerde, çevre ülkelerinin para birimi değer kaybettiğinde, sermayede dediğiniz gibi bir eğilim olur.
Ancak bu akışı mümkün kılan zemin, Türkiye gibi ülkelerin ekonomilerini ekonomik kalkınma zincirinin en son halkalarından biri haline getirir. Çalışanlara ödenen reel ücretlerdeki düşüş de, iç pazarın daralması sonucunu doğurur ve ekonomiyi yabancı yatırıma ve ihracata bağımlı hale getirir. Sonuçta da, ekonominin daha da bağımlı hale geldiği uluslararası sermaye başka bir ülkeye taşındığında bunun çok ağır etkileri olur. Böyle bir sorunu şu anda Çin bile yaşıyor. Çin'in bazı bölgelerindeki yabancı sermaye yatırımları, şu sıralarda Vietnam gibi emeğin daha da ucuz olduğu ülkelere gidiyor.
[b]BBC Türkçe: [/b]Peki, krizin Türkiye'ye etkisi özellikle hangi sektörler üzerinden olacak?
[b]David McNally: [/b]Aslında bazı anlamlarda, krizden etkilenmeyecek tek bir sektör bile kalmayacak. Ama yabancı yatırıma ve ihracata dayalı sektörler, krizden en ağır etkilenecekler olacak. Örneğin gıda sektörü gibi çoğunlukla iç pazara hitap eden bir sektör, iç pazarda daralma yaşandıkça etkilenecek. Ancak bu sektörlerdeki etkilenme, gittikçe daralan uluslararası pazara ihracat yapan sektörlerinki gibi olmayacak. Elektronik pazarının gelecek yıl içinde yüzde 10 civarında küçüleceğine işaret eden son tahminlere baktığımızda, daralacak bu sektörler arasında örneğin elektroniğin olduğunu görebiliyoruz.
[b][color=#FF0000]'Türkiye ilk aşamayı hafif atlattı ama güvende değil'[/color]
BBC Türkçe: [/b]Sizin ve başka bazı iktisatçıların söylediklerine ya da OECD raporuna baktığımızda Türkiye ekonomisinin geleceğine ilişkin karamsar bir tablo çıkıyor ancak Türkiye'de hükümet henüz başka ülkelerde olana benzer bir ekonomik kurtarma paketi açıklamış değil. Sizce bu güvenin temelleri neler olabilir?
[b]David McNally:[/b] Bence bunun birkaç nedeni var. Türkiye ekonomisi krizin şu aşamasına kadar İrlanda, İngiltere ya da Amerika Birleşik Devletleri ekonomileri kadar etkilenmedi. Dolayısıyla, Türkiye krizin erken aşamalarının etkilerinden önemli ölçüde muaf kaldı şimdiye kadar. Kanada ekonomisi gibi, ağırlıklı olarak finansal olan krizin ilk aşamasının etkilerini daha az hasarla atlattılar ve bu nedenle güvende olduklarını düşündüler ama bence bu doğru değil. Çünkü uluslararası pazarların daraldığı, hatta çöktüğü bir aşamada (ki şu anda bu aşamadayız) uluslararası pazarlara ihracat yapma gereksinimi daha yüksek olan ülkeler krizden çok ciddi bir şekilde etkilenecekler ve işsizlik hızla ve çok ciddi bir şekilde yükselecek.
Bence, Türkiye hükümeti şöyle bir şey yaşadı: Krizin ilk aşamasında banka kurtarma paketleri açıklamaları gerekmedi bu nedenle de krizi olması gerekenden daha hafife aldılar. Oysa ki üretimde yaşanacak bir daralmanın ve işsizliğin artması ardından, yabancı yatırımcılar Türkiye ekonomisine karşı bir güvensizlik geliştirirlerse, yabancı sermaye ülkeden hızla çıkmaya başlayacak.
[b]BBC Türkçe:[/b] Şimdilerde hükümetin Uluslararası Para Fonu IMF'yle görüşmeleri var. Sizce IMF krizin Türkiye ekonomisine etkilerini azaltmak için yeterince güçlü bir çıpa olabilecek mi?
[b]David McNally: [/b]IMF'yle yapılacak anlaşmanın ortaya koyduğu sorun, IMF'nin yardım karşılığı Türkiye'ye sunacağı talepler. Çünkü IMF 1980'lerde kurduğu modele göre çalışmaya devam ediyor. Bu modele göre de Türkiye'ye aktaracağı paraları geri alabilmek için, kamu harcamalarında, devletin sunduğu hizmetlerde kısıntıya gidilmesini öngörüyor. Ancak ekonominin durgunluğa girdiği bir aşamada devletin de harcamalarını kısmasının resesyonu daha da kötü bir hale getirmekten başka bir etkisi olmaz. IMF, Türkiye ile görüşmesinde Macaristan ve Pakistan'la görüşmelerde yaptığı gibi, Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde uygulanan ekonomik stratejinin tam tersini önerecek.
[b]BBC Türkçe: [/b]Dolayısıyla, IMF'nin önerdiği strateji temelsiz mi diyorsunuz?
[b]David McNally:[/b] Evet, bu strateji temelsiz çünkü IMF'ye başvuran ülkelerin ekonomileri de, tıpkı Kuzey Amerika ve Batı Avrupa'daki ülkeler gibi mali canlandırma paketlerine ihtiyaç duyuyor. Çünkü artan işsizlikle birlikte tüketici harcamaları düştüğünde, hükümet devreye girmezse, resesyon daha kötü bir hale gelir. Dolayısıyla IMF gelişmekte olan ülkelere, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkelerinin uyguladığı modellerin tam tersini öneriyor.
[b][color=#FF0000]'IMF krizi Türkiye gibi ülkelere taşımayı amaçlıyor'[/color]
BBC Türkçe:[/b] Peki temelsiz olduğunu söylediğiniz böylesi bir stratejiyi IMF hangi amaçla öneriyor?
[b]David McNally:[/b] Bence IMF'nin oluşturduğu bir model var ve bu modele göre krizin en yoğun etkisi, merkezden kalkınmakta olan Türkiye gibi ülkelere doğru yayılmalı. IMF görevinin çevre ülkeleri değil, sistemin merkezini kurtarmak olduğunu düşünüyor. Söylediğim gibi onların modeli her zaman bu olmuştur. İkinci bir neden de ideolojik. IMF'de şöyle bir anlayış var: Eğer bir hükümet IMF'ye borç için başvuruyorsa, aldığı borcu geri ödemek için kamu harcamalarını kısmalı. Böyle hareket ederek de temel mantıklarını şöyle ortaya koyuyorlar: Öncelikli olan uluslararası finans kuruluşlarıdır, ulusal ekonomiler ya da insanların (bu durumda Türkiye'deki insanların) yaşam standartları değildir.
[b]BBC Türkçe:[/b] Türkiye gibi ülkeler krizin etkilerini azaltmak için ne yapmalı?
[b]David McNally:[/b] Sorun şu, Türkiye de hükümet ancak, siyasal hareketlerden ve sendikalardan çok ciddi bir kitle hareketi olduğu takdirde doğru şeyleri yapabilir. Türkiye gibi ülkelerin hükümetleri "Öncelikli olan insanlarımız ve onların yaşam standartlarıdır. Eğer bu dış borçlarımızı ödeyemeyeceğimiz anlamına geliyorsa bırakalım öyle olsun." diyebilmeli. Ekvator örneğin, dış borcunun yaklaşık yüzde 40'ını donduracağını açıkladı. Dolayısıyla ulusal geliri dış borcu ödemek için kullanmak yerine (bu da zaten IMF modelinin kendisidir) "İnsanlarımızın yaşam standartları önemlidir" diyebilmeli. Bazı Latin Amerika ülkeleri krize söylediğim şekilde bir tepki vereceklerinin işaretlerini veriyorlar.
[color=#FF0000][b]Kaynak:[/b] [/color] [url=http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2008/11/081126_nallyinterview.shtml]BBC Türkçe [/url]26.11.2008